Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dünya Ralli Şampiyonası Türkiye Rallisi'ni takip etmek üzere 16 Eylül’de Marmaris'e geldi. Denilen o ki: Dalaman Havalimanı’nından Helikopterle Marmaris’e geçerken Dalaman Çayı’nı görüp “Bu çayın hali nedir” deyip derhal bir çalışma başlatılması talimatı vermiş. Dalaman Çayı 200 küsur kilometrelik bir akarsu. Bahse konu bölüm, çayın Muğla-Fethiye karayolu üzerindeki köprüden denize kadar olan yaklaşık 21 kilometrelik bölümü. Bu bölgede çay Dalaman Ovası’nın içinden geçiyor ve bilhassa kodu düşük olan, akış yönünün sağ tarafında kalan Ortaca’daki tarım alanları ve yerleşim yerlerinde zaman zaman taşkınlara sebep oluyordu. Dalaman Akköprü Barajı işletmeye açıldıktan bir müddet sonra (2016) DSİ buralarda yapılaşmaya izin verilebileceğini bildirene kadar bu bölgede yapı izni de verilemiyordu. Çayın bu bölümünde 1955 yılından beri muhtelif tarihlerde (1955-57-66-67-78) ıslah için çalışmalar yapılmış. Ama Akköprü Barajı öncesi yapılmasının yoğun “kamulaştırma” gerektirmesi nedeniyle köklü çözüm getirecek bir projenin uygulanmasına sıcak bakılmamış. (TBMM’de soru önergesine DSİ tarafından hazırlanan 20.05.2004 tarihli cevap) Akköprü Barajı’nın tamamlanmasından sonra DSİ tarafından hazırlanan ve internette yayınlanan 2014 Tarihli “aşağı dalaman projesi dalaman taşkın koruma projesi” konuya kökten çözüm getirici detaylı bir proje olarak düşünülmüş. Birçok kurum ve kuruluşun görüşleri alınıp, çekincelerine çözüm arayan bir proje. Örneğin:             -Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün “Sarıgerme sulak alanının çayla ilişkisini keseceği” için yapılmasına uygun görüş vermediği seddeler var.             -Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çevresel etkiler yönüyle alınmasını istediği kurum izinleri var. -”Duyarlı Yöreler Listesi Dikkate Alınarak Korunması Gereken Alanlar” çalışması var, -Çalışmalar sırasında flora-fauna’da tespit edilen hassasiyetler var, -Atık pillerin ne yapılacağına kadar derin çevresel etki değerlendirmeleri var, -Kamulaştırma yapılması gereken yerler var, Proje internette pdf olarak var. Okursanız daha ne kadar çok şeyin “var” olduğunu göreceksiniz. CUMHURBAŞKANI “BU ÇAYIN HALİ NEDİR?” DEYİNCE Bölgemizde uzun yılların yarası olan “taşkın önleme” için zaten DSİ tarafından hazırlanmış fakat ihalesi yapılamayan bir proje varken ve sürmekte olan “Dalaman Çayı Sulama Projesi” de Türkiye’deki birçok sulama projesi gibi ödeneksizlik yüzünden durdurulmuşken Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla neyin başlatılacağı konusunda bürokrasinin de kafası karışmış. Ama Muğla Valisi Esengül Civelek’in DSİ’ye “çalışma başlatın” demesiyle alelacele bir proje hazırlanıp 1 ay geçmeden -15 Ekim’de- çalışmalar başladı. Yapılan çalışma Ortaca Kaymakamlığı facebook sayfasında DSİ’den alıntılanarak “Drenaj Kanalları Temizliği ve Dalaman Çayı Islahı Toplu Makine Çalışması” olarak açıklanmış. Edindiğim bilgilere göre; Makinalı Çalışma için DSİ kadastrodan çayın mevcut yatağının tespitini istemiş. Dalaman Köprüsü’nün 1 km kadar yukarısında istinat duvarları ile başlayan proje Sarıgerme’ye kadar 21 kilometrelik yatakta yer yer sağlı sollu istinat duvarları, taş tahkimat yapımı ve akışı engelleyici yerlerde önleme çalışması olarak projelendirilmiş. Ayrıca Sarıgerme drenaj kanallarında da 35 kilometrelik bir çalışma öngörülüyor. Yetkililer Haziran ayına kadar program yapıldığını ama hava şartları yüzünden bu sürenin uzayabileceğini belirttiler. Şimdi anlayamadığım şu: Bir devlette yetkili bir makam “şu iş yapılsın” dediğinde zaten hazır olan proje uygulamaya konulmaz da neden “yapalım bir şeyler” denir? DSİ 2014 yılında hazırladıkları projenin henüz Yatırım Programına alınmadığını belirtti. 2014 projesi vahim sonuçlar doğurabilecek hususlara dikkat çekmekte. Umalım ki alelacele başlatılan bu çalışma geri dönülmez sorunlara neden olmaz.             SULAMA PROJESİ DURDU! 2017 Mayıs ayında başlanılan, Köyceğiz-Ortaca sınırlarından itibaren Dalaman Ovası’nın tamamının (121 bin dekar) sulanmasına yönelik DSİ tarafından yaptırılan “Dalaman Çayı sulama projesi” Ekim ayında ödeneksizlik yüzünden durdu. Aslında 3 yıl ve 3 bölümde tamamlanması planlanan projenin 1. kısmı bitme aşamasındaydı. Bölgede birçok kişi tarafından pek de istenmeyen bu projenin akıbeti de ülkemizde ödeneksizlik yüzünden durdurulan birçok proje gibi belirsiz. Projenin gerekçesi tabii ki tarım alanlarının sulanması ama eleştirenler: “Burası zaten su sorunu olmayan bir bölge. Su uzak bir yerlerden buraya taşınmıyor hatta sulamada kullanılmayan su burada denizle buluşuyor” demekteler. Ayrıca “Çiftçi şu anda dönüm başı cüzi/sabit bir para ödüyor, yeni sistemde saat takılacak ve su artık ciddi bir gider kalemi olacak”, “Mevcut arıklar etrafında oluşmuş bir yaşam var. Kapalı sistem sulama ile bu yaşam da yok edilecek”, “Projenin yapıldığı dönemden sonra imar alanları değişti, ilk yola çıkıldığı zaman düşünülen kadar tarım alanı yok zaten” diyenler var da “Yıllardır bekliyordum, çok sevinçliyim” diyeni görmedim.