Seçim atmosferindeyiz ve aynı zamanda da ülkemiz ve dünya sıkıntılı bir sürecin içerisinde. Bu nedenle ülke içi veya ülke dışı gelişmelere biraz da “ siyaset üstü “  yaklaşmak ve değerlendirme yapmak durumundayız. Her ne kadar siyasi farklılıklarımız olsa da aynı geminin içindeyiz. Dışarıdan gelecek fırtına ve şiddetli dalgalar ile hep birlikte mücadele etmesini de başarabilmeliyiz. Bu köşeyi ve beni takip eden okurlarım bilirler ki geçmiş dönemler de defalarca buradan ekonomik operasyona ve Akdeniz de yaşananlar ile Kıbrıs adasına dikkat çekmeye çalışan yazılarım oldu. Orta doğu, Akdeniz ve Kıbrıs adasında bizi kendi isteklerine uygun devlet politikasına çekmeye çalıştılar ve buna itiraz eden,boyun eğmeyen Türkiye ile karşılaşınca da kaos, çukur politikaları ve darbe kalkışmaları ile bizi kontrol altına almaya çalıştılar ve başaramadılar… Başaramadılar diye tamam yenildik mi dediler..? Elbette kabullenmediler ve enstrümanlar ile karşımızdalar. Ekonomik operasyonla atağa kalktılar. Biz siyaset için birbirimizi yemekle uğraşırken emperyal güçler, planlarını oya gibi nakış gibi işlediler. Ülkemizde ki kripto iş adamlarını ve iş birlikçilerini kullanarak,  sermayelerin yurt dışına çıkmasını sağladılar. Böylelikle ülkemizden sıcak para sıkışını sağlayarak, ekonomik operasyon anında , Türkiyenin ekonomi kurmaylarının, hareket alanını daraltılar. Ülkemize sıcak para girişini engellemek içinde yatırımcılar ve ülkeler üzerinde baskı kurdular.. Şartlar oluşunca da  düğmeye basıp,operasyonu başlattılar… Gece yarısı, sahur vakti bile dolar yükselir mi..?  Yükseldi vallaha… Operasyon ortada. Her şey açık ve net.. Bazıları sevinç gösterisinde bulunuyor. Unuttuğu bir şey var. Siyasi farklılıklar, siyasi rekabet farklı bir şey ama bu konu çok farklı bir durum.. Gemi batarsa eğer hepimiz birlikte batarız. Aynı gemideyiz. Kur artışına karşı önlem için faiz artışı gerçekleşti. Bu artış kimin cebinden çıkıp,kimin cebine girecek bunu görmek ve ortak düşmanımızı tanımak lazım. Devlet ve ülkenin döviz rezervi , sayın Erdoğan’ın değil. Hepimizin. Eriyen döviz rezervi ve faiz artışlarının bedeli hepimizin cebinden çıkıyor ve bedelini de bizler ödüyoruz. Durum böyleyken, sevinenlere de şaşırıyorum. Erdoğan karşıtlığı bu hassas noktalara gelmemeli. Siyasi rekabet, siyasetin içinde yapılmalı. Milli meselelerde ise hangi iktidar veya lider olursa olsun milletçe arkasında durmayı başarmalıyız. Bu ekonomik darbeden kurtulabilir miyiz bilmiyorum. Kurtulmak için birlik içerisinde olmak ve seçimler geçene kadar da dayanmak zorundayız. Dayanamayız diyorsak eğer “ emperyal  isteklere “ boyun eğmeyi de kabul etmemiz gerekiyor. Kabul etmek demek, milli menfaatler ve haklarımızdan da vazgeçmek demek. Çocuklarımızın geleceğini karartmak ve fakirliğe mahkum etmek demek.. Emperyalizme ve sömürgecilere fırsat vermemeli ve direnmeliyiz.