Artık gündelik hayatımızda yoğun olarak Facebook, Instagram, Whatsapp gibi sosyal medya uygulamaları kullanıyoruz. Peki bu uygulamalar üzerinden yaptığımız paylaşımlar veya yapılan yazışmalar delil olarak kabul edilebilir mi? Bu yazışma ve paylaşımlar mahkemeler aşçısından ne kadar bağlayıcı? Örneğin, aldatma sebebiyle açılan bir boşanma davasında, eşler kendi aralarındaki yazışmaları veya aldatan eşin sosyal medya hesabında paylaştığı bir yazıyı, fotoğrafı veya yer bildirimini mahkemeye delil olarak sunabilir mi? Yine, ticari bir alacak sebebiyle veya iş mahkemesinde gerçek ücretin tespitiyle ilgili açılan davada konuyla ilgili yazışmalar delil olarak sunulabilir mi? Bu soruların cevabı, ilgili delilin nasıl elde edildiği ve hangi mahkemeye, ne için sunulacağına göre değişmektedir. Çünkü bazı durumlarda bu yazışmalar tek başına delil kabul edilecek bazı durumlarda ise tanık beyanı vs. gibi delillerle güçlendirilmesi gerekecektir. Öncelikle, bu tür yazışmaların delil olarak sunulabilmesi için aranan en önemli şart, hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmasıdır. Yani delili sunmak isteyen kişinin yazışmanın tarafı olması ve yazışmanın bizzat kendisi tarafından kayıt altına alınması gerekmektedir. Şayet karşıdaki kişinin telefonu karıştırılarak, şifresi bilinerek veya kırılarak yada telefonuna casus bir yazılım yüklenerek elde edilen yazışma ve paylaşımlar hukuka aykırı şekilde elde edilmiş sayılmaktadır. Bu tür hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller içinse ilgili kişinin özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi veya verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi, bilişim sistemine girme gibi suçlardan şikayet hakkı bulunmaktadır. Kısacası, hakkınızı ararken, haklılığınızı ispat etmeye çalışırken suçlu duruma da düşebilirsiniz. Şayet delil olarak Facebook veya Instagram gibi sosyal medya paylaşımları sunulacaksa da bu paylaşımların herkese mi yoksa sadece arkadaşlara mı açık olduğu, hesabın gizli olup olmadığı gibi hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Örneğin, boşanma davasında aldatmanın ispatı bakımından, aldatan eşin sosyal medya hesabındaki yer bildirimi, paylaştığı fotoğraf delil olarak sunulabilir. Mahkemeler bu tür deliller üzerinde gerçekliğinin tespiti bakımından bilişim uzmanından rapor alınmasına da karar verebilir. Bu sayede yazışmanın içeriğine müdahalede bulunulup bulunulmadığı, ekleme çıkarma yapılıp yapılmadığı veya başka biri tarafından yazılmış olup olmadığı saptanarak o delilin gerçekliği açığa çıkarılmış olur. Netice olarak, her somut olay için değişmekle birlikte, iş mahkemesinde gerçek ücretin tespiti hakkında açılan davada davacı işçi, işverenle veya muhasebecisiyle yaptığı yazışmaları, elden ödemenin varlığını ispat açısından delil olarak sunabilir. Yine, ticari bir alacağa istinaden taraflar aralarındaki borç ilişkisine dair yazışmaları delil olarak sunabilir. Bu noktada ise, senetle ispat zorunluluğu kapsamına girip girmediğine dikkat etmek gerekir. Bu tür yazışma ve delillerin tek başına ispata yeterli olmaması halinde tanık vs. gibi ek delillerle desteklenmesi gerekir. Ancak nihayetinde bu tür delilleri sunan tarafın davada elini güçlendirdiği ve mahkeme kararının gerekçesine doğrudan yansımasa bile hakimin kanaatinin şekillenmesinde etkili olduğu dikkatten kaçmamalıdır. Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.