İnsanların temel ihtiyacı olan barınma, günümüz koşullarında birçok kişi tarafından bir konutun kiralanması suretiyle sağlanmaktadır. TÜİK’in konut sahipliği verilerine göre toplumun %26,2’si kiracı olduğu bir ev sayesinde konut ve barınma ihtiyacını karşılamaktadır. Hukukumuzda kiraya ilişkin düzenlemeler ise Türk Borçlar Kanunu’nda yer almaktadır. Özellikle konut ve çatılı işyerleri başlığı altında, ev veya işyeri kiralamalarına ilişkin olarak, bir yerin kiralayan ile kiracısı arasında ortaya çıkabilecek neredeyse tüm durumlar için gerekli düzenlemeler kanunumuzda yer almaktadır. İlgili kanunda kira hukukuna ilişkin düzenlemelere bakıldığında sosyal durum gereği, genel olarak kiracıların lehine düzenlemelerin yer aldığı görülecektir. Örneğin kanunda kira hukukuna ilişkin emredici olmayan düzenlemelerde, kiracının aleyhine bir sözleşme değişikliği yapılması söz konusu değildir. Yine, kira sözleşmesinin süreli olması sadece kiracı için anlam ifade etmekteyken, kiraya veren sadece bu süreye dayanarak kira sözleşmesini sona erdiremeyecektir. Taşınmazı kiralamış olan kiracı, kira bedelini ödemeye devam ettiği müddetçe kiralananda kalmaya devam edebilecektir. Sadece taşınmaza olan haklı gereksinim, taşınmazın yeniden inşası veya imarı, yeni malikin gereksinimi gibi sıkı şartlara bağlı olarak kiralananın tahliyesi talep edilebilecektir. Kiralananın tahliye edilmesinde yukarıda sayılanlara ek olarak, Türk Borçlar Kanunu 352. maddesinde “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.” şeklinde tanımlanan bir “tahliye taahhütnamesi” düzenlemesine de yer verilmiştir. Ancak bu taahhütnamenin geçerli olabilmesi için 352. maddedeki şartları taşıyor olması gerekmektedir. Uygulamada ise çoğu tahliye taahhütnamesi geçersiz şekilde yapılmaktadır. Tahliye taahhütnamesinin geçerli olması için yazılı şekilde alınmış olması gerekmektedir. Sözlü şekilde alınmış olan bir tahliye taahhütnamesine dayanarak kira sözleşmesinin sona erdirilmesi istenemeyecektir. Taahhütnamede tahliye tarihi net olarak belirtilmelidir. Uygulamada genel olarak kiralama tarihinden bir yıl sonrası için düzenlenmiş taahhütnamelere rastlanılmakla beraber farklı tarihlerin yazılması da mümkündür. Ayrıca kanun maddesinden anlaşıldığı üzere, taahhütnamenin kira ilişkisinin kurulduğu tarihten ve kiralanın tesliminden sonraki bir tarihte verilmesi gerekmektedir. Zira kiralık ev arayan kiracının evi bulabilmek için taahhütnameyi kabul etmek zorunda kalabileceği düşünüldüğünde, Kanun; kiracının özgür iradesi ile taşınmazı teslim aldıktan sonra tahliye taahhütnamesinde bulunmasını şart koşmuş ve böylece kiracıyı koruyan bir düzenleme daha yapmıştır. Bu kapsamda, kira kontratının imzalandığı gün tarihli olan tahliye taahhütnamelerine dayanılarak taşınmazın tahliyesi talep edilemeyecektir. Netice itibariyle yukarıda sayılan şartlara uygun bir tahliye taahhütnamesi olan kiraya verenin, tahliye için belirlenmiş olan tarihten 1 ay içinde hukuki yollara başvurarak kiralananın tahliyesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.