Çok sayıda haberle dolu bir haftayı geride bırakıyoruz. Bu hafta 4 önemli haberi sizlere ulaştırıyorum. İlk haberimiz Sağlık Bakanlığından. 27 Mayıs 2021’de Güneyege sayfalarında yeni çıkan bir makalenin sonuçlarını değerlendirirken iki doz Sinovac aşısı olanların 3. (hatırlatma) aşısını BioNTech olmaları gerekebileceğini belirten bir yazı yazmıştım. Tam bir ay sonra tahminim doğru çıktı: 1 Temmuz’dan itibaren 2. Doz Sinovac olanların BioNTech aşısı olabilecekleri duyuruldu. Diğer bir haber de yine koronavirüs aşısı uygulamaları ile ilgili. Daha önce koronavirüs geçirenler tek aşı mı, çift aşı mı olmalı? Bu sorunun son çalışmalara göre cevabı “tek bir hatırlatma dozu yeterli”. BioNTech aşısı için ABD’de yapılan çalışma COVID-19 geçirip tek doz aşı olanların, hastalığı geçirmeden 2 doz aşı olanlara göre bağışıklık değerlerinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. AstraZeneca için de benzer sonuçlar alınması Almanya, Fransa, İtalya ve diğer pek çok ülkeyi COVID-19 geçirenlerin tek doz aşılanması kararı almasında etkili oldu. Hem aşıların ülkeler içinde daha hızlı yapılması, hem de gelişmekte olan ülkelere aşı sağlanması için hastalıktan sonra 2 aşı yerine tek bir aşının yeterli olduğunun gösterilmesi önemli bir gelişme Üçüncü haberimiz göçmen kuşlardan geliyor. Kuşların göç yollarını takip edip bir yerlere varmaları hayranlık uyandırıcı. Uzun zamandır kuşların dünyanın manyetik alanını algılayabildiklerine dair bulgular geliyordu ama nasıl sorusu cevapsız kalıyordu. Yeni yapılan bir çalışma Aziz Sancar’ın da kåşiflerinden biri olduğu ışığa duyarlı CRY4 proteinlerinin kuşlarda pusula görevi üstlenebileceğini gösteriyor. Işık varlığında, ışığı soğuran bir moleküle (FAD) bağlanan CRY4, bir anda pusula gibi çok hassas manyetik özellikler kazanıyor. Üstelik göç eden kuşlardaki CRY4 proteini, göç etmeyen kuşlara göre daha hassas manyetik alan konusunda. Bu da bulguların gerçekten CRY4’ün kuşların iç pusulası olduğu yönündeki destekliyor. Ama henüz kuşlarda bu proteini çıkardığımızda ne olduğunu göremediğimiz için kesin bir yargıya varmaktan imtina ediyoruz. Son haberimiz ise geçmişte tedavisi olmayan bir genetik hastalığı artık kontrol altına alabilen bir yöntem: Transthyretin amyloidosis (ATTR), normalde Alzheimer Hastalığında beyinde biriken amyloid plaklar gibi vücudun farklı organlarında amyloid plaklar birikmesiyle ortaya çıkan bir ölümcül bir hastalık. 25 yıldır ATTR hastaları ile ilgilenen bir nefrolog olan Julian Gillmore hastalığı “kelimenin tam anlamıyla korkunç” olarak niteliyor. TTR adlı proteinin farklı yerlerinde meydana gelen mutasyonların bu hastalığı ortaya çıkardığı biliniyordu. Problemli TTR proteinin nasıl düzeltileceği ise bilinmiyordu. 2020 yılında iki bilim insanının Nobel Ödülü aldığı CRISPR/Cas yöntemi sayesinde TTR proteinini kodlayan DNA’yı hedef alan araştırmacılar, bu proteini 2 doz ilaçla %96 oranında azaltmayı başardı. Daha az TTR proteini hastalığın ilerlemesini ne kadar yavaşlatacak sorusu ise önümüzdeki yıllarda netlik kazanacak. Bilim hiç durmadan ilerliyor. Gençlerimiz kendi yeteneklerini tanıyacakları yaşlarda sınavlara hazırlanıp, yerinde durmayan bir bilgi akışının içinde tarihte gömülü kalmış bilgi parçalarıyla test ediliyorlar. Bilgi akışının bir parçası olan, en son gelişmeleri takip ederek hem kendisi için hem çevresi için üretmenin tadına varan yeni nesilleri görmemiz dileğiyle, sınavı geride bırakan tüm gençlere geçmiş olsun diyorum. Herkese neşeli, mutlu bir hafta diliyorum. @velivuraluslu