Ak parti kuruldu kurulalı yerleşmiş gelenekleri vardır. Bu  geleneklerin en temel olanlarından biri de istişare üzerine kurulu karar mekanizma süreçleri tamamlanıp da herhangi bir konuda karar verildikten sonra, kararın sorgulanmaksızın her bir partili için geçerli olmasıdır. Bu geleneğin tek varoluş sebebi milyonlarca insandan oluşan partide parti disiplinini sağlamaktır.

Her bir partili farklı kriterlere, farklı gerekçelere veya farklı amaçlara dönük düşünecektir ki bu doğal olandır, ancak 21 yıllık siyasi iktidar partisinde bunca yıllık başarının altında yatan en temel olgu, kişiselleşmeyen bir siyasi kültür inşa etmek ve herkesin bu kültürü sahiplenmesi, dolayısıyla da bu kültür içerisinde yukarıda değindiğimiz her türden KARAR dan sonra tüm kişisel duygulardan arınıp parti aidiyeti doğrultusunda çalışılmasıdır.

Ak parti bir DOĞAL OTORİTE partisidir. Bu partide başarının dayandığı yegane disiplin, bu doğal otoriteden kaynaklıdır. Bu cümlemi Okuyan herkes bu doğal otoritenin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu düşünecektir ancak bu doğru değildir. Doğal otorite derken salt bir kişiden kaynaklı olacak kadar yalın ve basitçe anlatılabilir bir otoriteden bahsetmiyorum.

Bu doğal otoritenin o kadar çok kaynağı vardır ki Recep Tayyip Erdoğan bu birçok kaynağın vücud bulmuş hali,temsilini başarmış bir kişi olarak partimizin lideridir.

Bu kaynaklar binlerce yıldır süregelen duygulardır, binlerce yıldır biriken hırslardır, binlerce yıldır biriken özlemlerdir ve en nihayetinde binlerce yıldır biriken ülküdür. Milyonlarca insanın bir araya gelmesini sağlayan ve bu birliğe önderlik eden Tabii ki Recep Tayyip Erdoğan dır ancak milyonlarca insanı bir arada tutan şey doğal otoriteyi sağlayan bu duygu ve fikir birliğidir. O kadar çok içeriğe sahiptir ki bu duygu ve fikirler; Türk ulusunun refahından tutun da, islamın yeryüzünde hakim olmasına, hakça paylaşılan bir dünyaya engel olan emperyalistlerin egemenliğini bitirmekten tutun da, mazlum ulusların kaderinin değişmesine yardım etmeye, Türk ulusunun saf ve iyilik üzerine kurulu kültürünün dünyadaki her bir insana ulaştırılmasından tutun da…

Bu duygu ve fikirler o kadar çok ve her biri o kadar çok anlamlı ki, bu parti etrafında toplanan her bir gönüldaşımız, bu duyguların ve fikirlerin zarar görmemesi ve bu duygu ve fikirlerin amacına ulaşması için çaba harcar. Nihayetinde de bu amaç doğrultusunda tüm kişisel hırs ve egolarından arınıp, kişisel tüm angajmanlarından sıyrılıp ‘’ karar vericilerin kararlarına’’ uymakla, bu doğal otoritenin devamına katkı sunarlar. Bu doğal otorite bu duygu ve fikirlerin amacına ulaşmasını sağlayan bir harçtır. Her bir partilimiz parti disiplinine uyarak bu harca katkıda bulunur. Başarı da bu doğal otoriteye tabi olmak ve disiplinden gelir. BU güne kadar hep böyle oldu. Bundan sonra da böyle olacaktır.

Her dönem parti içinde veya parti dışında farklı kimlikler veya farklı yüzlerle veya farklı pozlarla birileri çıkıp bu doğal otoriteye karşı pozisyon almaya çalışmıştır. Karşı pozisyon almasa bile Süslü cümleler kurarak karar mekanizmalarını etkilemeye, manipüle etmeye veya kişisel saiklerini empoze etmeye çalışmıştır. Ancak ilk cümlede belirttiğim geleneklerimizin en önemlilerinden biri de ‘’bu ayrık otlarına hiç yaşam şansı vermemek’’ üzerine kurulu PARTİ AİDİYETİDİR     .

Özellikle son günlerde, gerek Muğla Büyükşehir gerekse bazı ilçe belediye başkan adaylıkları üzerinden ,kişisel ajandalarına uygun olan aday isimlerini parlatma- kişisel ajandalarına uygun olmayan aday isimlerini de karalamaya kalkan işgüzarlar peydah oldu. BU işgüzarların perde gerisindeki amaçlarını bilmek için siyaset uzmanı olmaya gerek yok. Ancak bu işgüzarlara alan bırakmamak çok önemli ve elzemdir. Gayrısı, bu sürece Sadece sağduyuyla yaklaşmak yeterli ve gereklidir. Biz partimizdeki tüm karar mekanizmalarına inanıyoruz ve alınan kararın da muhakkak ki bir gerekçesi ve dayanağı olduğunu peşinen kabulleniyoruz. Partimizin doğal otoritesinin gereği de sonucu da budur. Gerisi boş yaygaradır…